gideceği yerden ziyade
yürümektir.
en son çok üzüldüğüm dönemde sabah evden çıkar,
istiklal caddesi'nden
galata kulesi'ne, oradan da
eminönü'ye iner, oradan şimdi ki
galataport istanbul'un olduğu yoldan
dolmabahçe'ye gider,
vodafone arena'nın yanından
taksim meydanı'na çıkardım. bu yürüyüşte deli gibi yorulurdum ancak kendimi iyi hissederdim. zira o aralar sanki ben çelimsiz bir sokak köpeğiydim ve onlarca insan beni demir çubuklarla dövmüş gibiydi. canımın acısı o denli yüksekti.
ilahi adalet var mı bilmem ama benim yürekten hakkımı helal etmediğim bir insanın bu dünyada yüzünün gülmesi veya sağlıklı & mutlu olması mümkün değil. çünkü ben bu hayatta hiç kimseyi bilinçli bir şekilde, bir kereliğine dahi olsa üzmedim. bu yüzden benim bir zerre hakkıma girdiyseniz, burnunuzun boktan çıkması biraz zor. baştan söyleyeyim. sonra demedi olmasın.